SELİN UYSAL SELİN UYSAL

GAYRİMENKUL SATIŞI İÇİN NFT TASARLAMAK

NFT ve Gayrimenkul

Sanal dünyanın gerçek dünya ile kesişimi önümüzdeki yılların popüler bir konusu olacak gibi gözüküyor. Metaverse’de yerini bulmuş ve giderecek artan ilgiye sahip olan NFT (non fungabile token) bu kez bir gayrimenkul satışı için kullanıldı. Dünyada ilk kez Amerika Californiya’da yer alan sıradan bir gayrimenkul projesi için sanatçı Kii Arens tarafından NFT tasarlandı. Açık artırma ile satışa sunulan NFT’yi satın alan kişi bu konutun da sahibi olacak.

Los Angeles'ın en güvenilir ve etkili isimlerinden biri olan ödüllü sanatçı Kii Arens, modern pop kültürünün yaratılmasında kendisini kritik bir itici güç olarak tanımlıyor. Çağdaş bir Amerikan pop sanatçısı, grafik tasarımcı, fotoğrafçı, yönetmen ve müzisyen. Kişisel çalışmaları dünyanın her yerindeki sanat galerilerinde yer alan Kii, hiçbir zaman resmi olarak eğitim görmemiş. Albüm kapakları ve eski logolara ola hayranlığıyla büyüdü ve Dolly Parton, The Rolling Stones, Lady Gaga, Radiohead, Paul McCartney, Kacey Musgraves, Bernie gibi sanatçılar için 500'den fazla eser yarattı. Yakın zamanda Elton John için çektiği müzik videosu ile 2020 Oscar Ödülleri’nde ön plana çıktı.

Kii Arens ile bu projeyi, sanat ve tasarım yaklaşımı hakkında görüştük

Selin Uysal

Sanatçı, grafik tasarımcı, yönetmen, müzisyen, fotoğrafçı olarak işler yapmış, çok yönlü bir insansın. Senin için kariyerinde her şey nasıl başladı?

Kii Arens

1967'de doğdum ve müzik gruplarını izleyerek büyüdüm, bu yüzden müziğe olan tutkum çocukluğumda başladı diyebilirim. Ağabeyimin Flipp adında bir müzik grubu vardı. Onun grubuyla zaman geçirmeyi severdim. Bir gün, spontane bir şekilde albüm çıkarmaya karar verdiler. İlk albümlerinin kapağını ben yaptım.

Sonra Woodstock '94 festivali sırasında otel koordinatörü olarak rastgele bir işe başladım. Bir gün otele sanat eseri olarak düşündükleri ürünleri festivalde satmak için getirdiler. Getirdikleri ürünlerin hepsi batik boyasıydı, fakat o zamanki yeni nesil bu tip batik boyalı ürünleri satın almazdı. Bu “aşırı nostaljik” bir festival görünümü olarak gördüğüm durumla ilgili endişelerimi dile getirdim. Bana alternatif bir önerim var mı diye sordular. Aslında hiçbir fikrim yoktu ama tam o anda “Sizin için bir alternatif getireceğim” dedim. Bunun için bana sadece bir gün verdiler.

Onlara nasıl bir alternatif sunabileceğim üzerine düşündüm ve sonunda ayçiçekleriyle çalışmaya karar verdim. Ayçiçeğini tarayıcıya koydum ve ertesi gün bir sanat eseriyle birlikte ortaya çıktım. Bu olaydan sonra bana artık otel yönetimiyle uğraşmamamı, sadece sanat ile ilgilenmemi söylediler. Daha sonra şehrimden yerel bir gazete tüm bunların nasıl olduğuna dair bir haber yaptı. Haberler sayesinde sanat eseri yapan başka insanlarla iletişime geçme şansı yakaladım ve bir daha arkama bakmadım. Beni festivalin tasarımı ile ilgili toplantılara davet ettiler, ardından Woodstock 99'un tasarımcısı oldum.

Selin Uysal

Siz sanatçı olmanızın yanı sıra, aynı zamanda bir grafik tasarımcı, müzisyen, yönetmensiniz. Aralarından birini seçecek olsanız favoriniz hangisi olurdu ve neden?

Kii Arens

Yaptığım tüm işler arasında fotoğrafçılık, yönetmenlik, sanat, müzik yapmak ve şarkı söylemek var… ama “sanat” benim favorim. Fikri fethetmek, fikri yaratmak, yürütmek ve sonunda ona sahip olmak. Biri sizden onu satın almak istediğinde ve duvarında olduğu için heyecanlandığında, bir sanatçı olarak en iyi çalışmanızı satıp ondan kurtulmak ve hakkını ödüyor olsalar bile başkasının almasına izin vermek zordur, fakat bir sanatçı olarak yapmanız gereken bu. Ürettiğiniz şeylerin gitmesine izin vermelisiniz, çünkü sanat böyle bir şey.

NFT’nin renkleri tuvalde (ekranda) olduğundan daha parlak

Selin Uysal

California'daki yer alan ünlü NFT eviniz hakkında konuşalım. Gerçek bir evle birlikte satılan ilk NFT sanat eseri ve sanırım hala açık artırmada ve teklifleri kabul ediyor. Projenin size nasıl geldiğini anlatır mısınız? NFT’yi tasarlarken motivasyonunuz neydi?

Kii Arens

NFT olarak bir ev satacaklarını duyduğumda şaşırdım! Bunu nasıl yapabilirdim? Bu çok sıradan evi alıp güzel bir şey tasarlamak istedim. Buradaki meydan okuma heyecan vericiydi. Evi gördüğümde ilk düşüncem "Bir tasarımcı olarak yaratmam gerekeni tasarlamak için ne yapacağım, bu şeyi olabilecek en güzel hale nasıl getirebilirim?" oldu. Önce çevreye bir göz attım, diğer taraftaki Burbank ve Van bölgelerindeki vadiye doğru uzanan alçak dağların görüntüsünü aldım. Her zaman gökyüzünde uçan şeyler vardır. Bu yüzden, gökyüzüne ve gerçek renk paletinin kendisine uçan birkaç cisim koydum. Şimdi, gördüğünüz şey, alabildiğiniz kadar enerji veren bir renk kombinasyonu. NFT'nin eğlenceli yanı, ekran için bir şeyler yaratırken renklerinizin bir tuvalde olduğundan daha parlak gözükmesi.

Selin Uysal Evi henüz satamadılar sanırım.

Kii Arens

Hayır, henüz satamadılar. Sanırım konumu Van'da olduğu için. NFT ile satmak için daha iyi bir ev seçmeleri gerekirdi. Bana göre eksik olan şey bu. Daha iyi bir konumda daha iyi bir ev olsaydı, insanlar onu satın almaya meyilli olurdu.

Selin Uysal

Favori bir NFT’in veya takip ettiğin bir NFT sanatçısı var mı? NFT koleksiyoncusu musunuz?

Kii Arens

Yaklaşık üç veya dört NFT'im var. Dürüst olmam gerekirse ben koleksiyoncu değilim. Müzik ve sanat yaptığım bir hayat yaşamalı ve biraz komedi izlemeliyim. Sanat dünyasında yaşıyorum, bu yüzden beynim her zaman her şeye hâkim olmaya çalışıyor. Yani, NFT dünyasına girmek ve bu şekilde heyecanı aramak beni gerçekten harekete geçirmiyor. Hayır, ben büyük bir NFT koleksiyoncusu değilim. Favorilerimden bazılarının kim olduğunu düşünmeye çalışıyorum ama favorim bir NFT sanatçısı var diyemem. Kısacası, ben koleksiyoncu değilim, ben bir sanatçıyım.

Alışılmadık bir dünyada tasarım yapmak

Selin Uysal

NFT, grafik tasarımcılar kadar sanatçılar ve tasarımcılar için de fırsatlar sunuyor. NFT'nin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kii Arens

Tahmin etmek zor. Bir mimar, fiziksel olarak çalışması gereken şeylerin sınırlarını düşünerek tasarımlarını kısıtlar. Ancak her şeyin alışılmadık olduğu bir dünyada tasarım yapmak daha çekici olabilir. Kuralları olmayan Oculus VR gözlükleriyle zıpladınız mı bilmiyorum.Gerçekten tahmin edemiyorum. Belki de gerçek olmayan bir dünyada biraz gerçeklik isteyebilirler. Kim bilir?

İnsanlar tüm sanat eserlerini telefonlarında tutmaya hazır. Yeni nesil tasarımı burada cüzdanında mı istiyor, yoksa duvarlarında mı istiyorlar? Sanırım çoğu insan cüzdanında istiyor. NFT için tanımsız, henüz konuşamayan yepyeni bir bebek diyebiliriz. Belki de güzel tasarımın sınırları daha iyi bir sanatçı için daha iyi olacaktır.

Selin Uysal

Ama gelecekte siz de bunun bir parçası olacaksınız, değil mi?

Kii Arens

Evet. Eğer beni heyecanlandıran, bir kez daha NFT dünyasını giren bir şey yaratma dürtüsünü hissedersem, kesinlikle bir parçası olacağım. Aslında ben yarattığım bir dizi NFT parçasının üzerinde oturuyorum ama şu anda bu yeni dünyanın ve piyasanın nereye gittiğini anlatmak için bekliyorum.

Read More
SELİN UYSAL SELİN UYSAL

İnternete 3. Boyut Eklemek

Sir John Soane Müzesi

Space Popular, Lara Lesmes ve Fredrik Hellberg tarafından 2013 yılında Bangkok’ta kurulan çok disiplinli bir tasarım ve araştırma stüdyosu. Space Popular, iki alanın nasıl bir araya gelebileceğine odaklanarak hem fiziksel hem de sanal alanda mekanlar, nesneler ve olaylar tasarlıyor. Asya ve Avrupa'da binalar, sergiler, kamusal sanat eserleri, mobilya koleksiyonları ve iç mekanların yanı sıra internet için sanal mimari üzerine çalışan Lara ve Fredrik, dünyanın ilk sanal gerçeklik mimarisi konferansını tasarlayarak sanal mimarinin gelişimine öncülük etti. Space Popular, önümüzdeki 15 yıl içinde dünyayı değiştirebilecek fikirlerin sunulduğu 15 manifestodan oluşan ‘Dezeen 15 Festivali’ne katkıda bulunan 15 stüdyodan biri.

Selin Uysal:

Londra’da AA’den mezun olduğunuz halde Space Popular’ı Bangkok’ta kurdunuz. Bangkok kariyerinizi nasıl etkiledi?

Fredrik Hellberg:

Bangkok bizi derinden değiştirdi. Space Popular’ı 2013 yılında kurduk. Bangkok’a ise 2011 yılında gelmiştik. Yeni mezun olduğumuzda bir stüdyo kurmak ve hatta birlikte çalışmak gibi ya da pratik yapmaya başlamak gibi planlarımız yoktu fakat zaman içinde kesinlikle bunu yapmamız gerektiğini fark ettik. Bangkok ve Tayland’ın kültürü ise bizi birçok farklı yönden etkiledi. Bizce Bangkok mekân ve nesneler açısından yüksek derecede tasarıma duyarlı bir yer. Zaman içerisinde arkadaşımız olan Tayland’lı mimar ve tasarımcılar bize ilham oldu. Ayrıca, bize göre Tayland inanılmaz derecede sağlıklı; renklere, yabancı ve tuhaf şeylere karşı oldukça açık bir ruha sahip. Günlük hayattaki herhangi bir restoran ya da sokakta bile bunu görmek mümkün. Bu açık ve farklı ruhu gerçekten hissettiğimizi ve bundan etkilendiğimizi düşünüyoruz. Bangkok’ta olduğumuz yıllar boyunca iç mekân, mobilya, projeler ve yarışmalar üzerine çalıştık ve sanal dünya hakkında spekülasyon yapmaya ve düşünmeye burada başladık. Ayrıca burada öğretmenlik yaptık. Yıllar boyunca tamamen Tayland’a ve Bangkok’a işlerimizin görüldüğü, insanlarla tanıştığımız ve bizi etkileyen mekân olarak odaklandık.

Selin Uysal:

Space Popular’ı kurarken ki ilk motivasyonunuz neydi? Yani bir çeşit mimarlık ofisi mi ya da tasarım ofisi mi düşünüyordunuz? İlk fikriniz neydi?

Lara Lesmes:

Geleneksel anlamda bir mimarlık ofisi olarak başladığını söyleyebilirim. Henüz pratik olarak başlamadan önce ikimiz de daha olağandışı bir mimarlık anlayışını düşünüyorduk fakat başladığımızda yarışmalar için gerçek binalar tasarlayarak başladık. İşlerimizin büyük bir kısmını mimarlık yarışmaları oluşturuyordu. Bunu birkaç yıl boyunca, Tayland'dayken iç mekânlar, merkez sahne ile festival mimarisi ve benzerleriyle karıştırarak yaptık. Sonunda, farklı alemlerde veya farklı anlayış biçimlerinde işleyen bir uygulama olasılığı olduğunu fark etmeye başladık ve böylelikle sanal projeler yapmaya başladık. Sanal projeler ile ilgili düşünmeye ve yazmaya başladık. Muhtemelen fark ettiğiniz gibi, bununla ilgili de birkaç sergi hazırlıyoruz.

Selin Uysal:

Kendinizi ve tasarım anlayışınızı başlangıçta keşfetmiş olmanız büyük şans bu arada. Sizinle ilgili araştırma yaptığımda, pek çok şey gördüm. Sergiler, enstalasyonlar, mimari, iç tasarım ve mobilya tasarımı da dahil olmak üzere çok çeşitli projelerde çalışıyorsunuz, çok fazla şey yapıyorsunuz. Ayrıca kariyerinizin başından itibaren sanal projeler yapmaya başladığınızı görebiliyorum. Sanal mimariyi nasıl keşfettiniz ve sanal mimarilerle ilgili ilk deneyiminiz neydi?

Lara Lesmes:

Hmm, belki de sanal mimari üzerine düşündüğümüz çok çok erken -daha kimse bunun ne olduğunu anlamadan önce - bir projemiz vardı.

Fredrik Hellberg:

Evet, yani, mekânsal deneyim ve mekânın psikolojik etkisi üzerinden ikimiz de aynı ilgi alanını paylaşıyoruz. Açıkçası, iyi bir deneyim yaşamanız için deneyim yerinin fiziksel olması gerekmez. Bu nedenle, 2013'te küresel bir ölüm oranı veri tabanı projesi olan ilk sanal ürünümüzle ilgili çalışmaya çok erken başladık. ‘The Cloud of Resilience’.

2006'dan beri öğrenci olarak araştırma yapıyorum. Dijital olmayan sanal alanlar ve rüyalardaki mekanlar ile ilgili. Rüyaları nasıl deneyimlediğimiz hakkında. Rüya görürken mekânı nasıl deneyimliyoruz? Bu deneyimin üzerine düşünüyorum.

Mimari anlamda hiç inşa edilmemiş sanal mekanlar var. Bu yüzden New York'taki inşa edilmemiş projelerin tarihine bakarak bir araştırma projesi yaptım. Bu binalar fiziksel olarak var olmasalar bile sanal olarak varlar ve üzerimizde etkileri var. Demek istediğim, bunların birçoğunu hâlâ biliyoruz ve hala onları düşünüyorsak, bu da bir şekilde onlarla ilgili bir deneyimimiz olduğu anlamına geliyor. Sonra 2009 ve 2010'da avatarlar ve sanal alanlarda nasıl bir araya geldiğimiz hakkında araştırma yaptım. O zamanlarda insanların bir araya geldiği pek çok oyun olduğunu unutmak kolay. Örneğin,bugün hala varolan Second Life. Bir avatarınızın olduğu, sanal bir ofiste sosyal hayatınızın yer aldığı ve sosyal platformda yaşadığınız ikinci bir hayat. Şu anda olanın çok yeni bir şey olduğunu düşünmeye meyilliyiz. Ama tabii ki, sanal dünya çok uzun zamandır etrafımızda mevcuttu. Dolayısıyla biz de bununla ilgili araştırma yapıyorduk.

İnternete 3. Boyut Eklemek

Selin Uysal:

Peki gelecekte sanal mimariyi nasıl görüyorsunuz? Mimarlık ve Metaverse Hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Lara Lesmes:

Evet, yani, açıkçası, internet zaten hayatımızın büyük bir parçası. Sadece 15 yıl öncesine giderseniz, internet olmadan hayatın o kadar iyi olmadığını görebilirsiniz. Şimdi, çevrimiçi ortamda çok şey olduğunu anladığımızı düşünüyorum. Bunlar günlük yaşamlarımızla çok iç içe geçmiş durumda. Bu yüzden son zamanlarda Metaverse kelimesini sanki bütün bunlar yeni bir şeymiş gibi gösterdiği için gerçekten kullanmaktan kaçınmaya çalışıyoruz. Bunun yerine sürükleyici internet veya sürükleyici web kelimesini kullanmaya çalışıyoruz. İnsanların web 3.0 dedikleri şeyle şu anda olanın bu olduğunu düşünüyoruz, üçüncü bir boyut ekliyoruz. Artık yeni donanım biçimleri aracılığıyla üç boyutlu mekânı deneyimleme olanağına sahibiz. Bugün, dijital araçlar aracılığıyla üç boyutlu mekânda çalışmamıza izin veren yeni olanaklara sahibiz. Aslında birçok insan için olan şey bu. Yani bu araştırma ve sanal gerçekliğin kendisi onlarca yıldır var ama bu şimdi herkesin kullanımına açık hale geldi. Bu sanki yeni bir şeymiş gibi Metaverse olarak adlandırılıyor fakat biz bunun sadece internetin bir evrimi olduğunu düşünüyoruz. Başka bir deyişle internete üç boyutlu olarak dahil olabiliyoruz.

Elbette internetin üçüncü bir boyut kazanması, mekânsal tarafa online olarak erişebiliyor olmamız, bunun bir mimarlık sorunu haline geldiği ve mekânsal sorunların mimarlık ile çözülmesi gerektiği anlamına geliyor. Ayrıca mekânı keşfetmek için gerçekten inanılmaz fırsatlar da var ama bununla ilgili birçok sorun da var. Bu yüzden aynı anda hem temkinli hem de heyecanlıyız.

Bu dünyaların tasarımında mimarların varlığının iyi, konforlu, kaliteli mekanlar yaratmak için çok önemli olacağını düşünüyoruz. Yaşlandığımızda, sanal alanda çok fazla zaman geçirmeye başlayacağımıza eminim. Ancak, oldukça önemli olduğunu düşündüğümüz bir yanı var. Sanal alanların tasarımı, bir oyunun tasarımına benziyor ya da içinde çok fazla etkileşim ve oyun öğesi barındırıyor. Bu yüzden ilk denemelerde, ilk aylarda veya yıllarda çoğu kişinin düşündüğü gibi bunu oyun gibi düşünmemiz çok doğal.

Elbette binaların tasarlanması gerektiği gibi, mekanların tasarımı hakkında düşünmeye başlamanın önemli olacağını savunuyoruz, ki bu mimarlık burada çok önemli bir arka plan öğesi haline geliyor. Sanal dünya, birçok farklı şeyin gerçekleşmesi için bir bağlam yaratmak için var. Bir video oyununun yaptığı gibi sizi yönlendirmesi gerekmez. Bu yüzden mimari düşüncenin de çok bu mekanların yaratımında çok önemli olabileceğini düşünüyoruz.

Selin Uysal:

Aslında ben de size böyle bir soru sormayı düşünüyordum. Metaverse kelimesinden hoşlanmadığınızı anlıyorum.

Lara Lesmes:

Başka yolu olmadığı için kullanmak zorundayız. Şimdi insanlar buna öyle diyor. Sadece bu şekilde sanal dünyanın yeni bir ürün gibi görünmesini sağladıklarını belirtmek istiyoruz. Ayrıca, bu sadece internet gibi birinin kendi başına kullanabileceği bir şey ama hadi yeni bir şeymiş gibi buna Metaverse diyelim. Herkesin şu anda yaptığı şey bu.

Mimarlık Sanal Dünyada Bağlam Yaratmalı

The Venn Room - Talinn Mimarlık Bienali

Selin Uysal:

Yıllardır bu konu üzerine çalışıyorsunuz ama belki de Facebook adını ‘Meta’ olarak değiştirene kadar isimlendirilmedi, bu kadar popüler değildi.Bu konu Facebook ile çok popüler oldu, insanlar "Metaverse'de bir şey keşfettim" demeye başladılar. Bugün farklı bir çok platformda çok sayıda pahalı arazilerin satıldığını görüyoruz. İnsanlar o arazileri satın alıyor ama gördüğüm kadarıyla bu arazilerde mimari, tasarım falan öncelikli değil.

Bu noktada size göre bu arazileri kim tasarlamalı? Mimarlar veya iç mimarlar bu sanal dünyayı tasarlamaya nasıl uyum sağlıyacak? Bu dünyanın tasarımından kimin sorumlu olacağı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Fredrik Hellberg:

Evet. Bu disiplinler tarihinde ilginç bir nokta çünkü tarihsel olarak mimarlar yeni teknolojiye dahil olmuş ve bazı durumlarda yeni teknolojiye ihtiyaç duymuşlar. Şu ana kadar, mimarlar, tasarımcılar veya iç mimarlar sanal mekân gelişimine hiç dahil olmadı. Toplumun diğer kesimleri tarafından yani oyun endüstrisindeki veya film endüstrisindeki insanlar tarafından geliştirildi. Tüm araçları, tüm metodolojiyi ve tüm tasarım amacını onlar geliştirdiler. Yani bir bakıma, mimarların veya tasarımcıların bu yeni alanda bir rolü olduğunu ve sunacakları bir şeyleri olduğunu gerçekten umuyoruz ama şu anda durum biraz garip. Çünkü çoğu mimar veya tasarımcı Metaverse’ü, ne olduğunu veya eğitime nasıl başlayacağını bile bilmiyor. Açıkçası, burada mekanların yaratılması ve mimarlık arasında birçok ortak nokta var, ancak sanal alanda da birçok yeni şey var. Bir sanal mekânın, fiziksel bir mekânın sunamayacağı imkanları sunma ihtimali, değil mi? Bu yüzden, ‘decentraland’ gibi yerlerin iyi bir örnek olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bunlar en kötü sanal alanlardan bazıları ve sadece öyle oldukları için, para tarafından yönlendiriliyorlar. Bunlar, gerçekten deneyimlenmeleri için değil, ticaret için varlar.

Lara Lesmes:

Bu mecralar için “bahis fırsatları” olarak bir opsiyon diyebiliriz. Belki daha da ilgincidir; demek istediğim,  arazi satın alıyorsunuz, belki fiyatları yukarı çıkıyor ve para kazanıyorsunuz. Kumarhanede para kazanmaya benziyor temelde, ama bence pek bir şey vaadetmiyor. Görünüşe göre yeni yeni programlamaya başlıyorlar ve bir şeyler olmaya başlayacak. Sanal gayrimenkul için yapay kıtlık yaratmanın bir biçimi olarak programlamaya başladılar ama bu sadece bir tür kazanç ve ticaret fırsatı yaratmanın bir biçimi diyebiliriz. Oysa daha ilginç örnekler de var. Belki VR Chat gibi sosyal VR platformları gerekli donanıma sahip kişilerin bir araya gelip birlikte dünyayı deneyimlemeleri için tasarlanmış platformlar sunuyor. Motivasyon zaten bu, değil mi? İşte o zaman insanlar birlikte mekân yaratma motivasyonuyla hareket edebilirler ve bence bunlar çok daha ilginç örnekler. Bu noktada çok daha ilginç mimarlık örnekleri de görebiliriz. Çünkü motivasyon gerçekten oraya gelip diğer insanlarla birlikte olmak. Sosyal VR platformlarında gerçekleşen takas veya satış başlangıçta planda yoktu. Aslında motivasyon gerçekten tamamen başkalarıyla bir araya gelebilmek için mekânsal bir bağlam yaratmak. Yani mimariye, mimari tasarıma bakılacak bir yer varsa, bunların sanal emlak siteleri değil, sosyal VR programları olacağını düşünüyorum. Buralarda şu anda çok ilginç bir şey olduğunu düşünmüyorum ama belki yakında olabilir.

Selin Uysal:

Peki şu an bu mimari platformlardaki tasarımları kim(ler) yapıyor ?

Lara Lesmes:

3d modelleyebilen birileri

Fredrik Hellberg:

Aslında dünya bu tür şeyleri yaratma becerisine sahip insanlarla dolu. Bunu yapmak beceri ve belli programları bilmeyi gerektiriyor. Çoğu insan bunu bilmiyor ya da  bunu yapan insanların oyun geçmişi veya 3D tasarım oluşturma konusunda geçmişi bulunuyor. Aslında bu da giderek artan bir çeşit reklam ya da oyun denemesi gibi görülüyor. Belli ki, birileri onları tasarlıyor, değil mi? Bence, mimarların ve tasarımcıların bunda bir rolü olacaksa, daha geniş bir yelpazede farklı ifadelere açık olmaları önemli. Ve mimarlar ve tasarımcılar artık mekan yaratabilecek veya nesneler yaratabilecek tek kişi olduklarını iddia edemezler. Sana dünyada diğer birçok alan, belki böyle yerlerde gördüğünüz gibi, “belki o kadar iyi görünmüyorlar ama” başkaları tarafından tasarlanıyor. Eğer mimarlar gelip herkese neyin iyi neyin kötü olduğunu söylemeye başlarlarsa, o zaman bu dünyadaki tasarımcılar mimarları aralarına almayabilirler.   Aslında onlarda sanal dünyayı bizim gibi inşa ediyorlar. Yani burada belki mimarlara hiç ihtiyaç olmayabilir, tıpkı bir bina inşa etmek için gerçekten bir mimara ihtiyacınız olmadığı gibi. Muhtemelen bir mimar ile çalışırsanız bina daha iyi olabilir, ancak bir inşaatçı ile de bina inşaa edebilirsiniz.Sanal alanlarda, bu çok daha ileri gitti, mimarlar platformların inşasına hiç dahil olmadılar veya mimarlar bunların nasıl çalıştığını henüz bilmiyorlar. Bu yüzden mimarlar olarak açık ve mütevazi olmamız gerekiyor. Belki orada bir yerimiz ve bir rolümüz var ama kabul edelim ki çoğu mimar bu konuya açık değil.

Lara Lesmes:

Ben de mimarların yapılanlara saygılı olması ve ders çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden, ihlal etmek yerine saygılı bir şekilde, gözlemleyerek ve öğrenerek adım atmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Biliyorsunuz, yine sanal alanlarda, bir bina tasarlamak çok farklı, çünkü gerçekten şu anda buna gerek yok. Bu yüzden mimarların söyleyecek bir sözleri ve olana ekleyecek bir katkıları olduğu konusunda kendilerini kanıtlamaları gerekiyor.

Selin Uysal:

Yani bu durumda, Metaverse sonrası mimarinin nasıl değişeceğini soracağım. Mimarlık mesleği üzerinde yıkıcı etkileri olacağını düşünüyor musunuz?

Fredrik Hellberg:

Bence hayır, hayır, hayır, kesinlikle hayır. Çünkü şimdiden birçok mimarın bunu denemeye başladığını ve bunun hakkında düşünmeye başladığını görüyoruz. Bu sadece mekân hakkındaki düşüncelerinizi çeşitlendirmenin yeni bir yolu. Ve tabii ki, biz, Space Popular, bir örneğiz. Şu anda sanal alanlar tasarlayan birçok insan var. Bu yüzden uzun vadede, elbette, sadece olumlu etkisi olabilir. Aynı zamanda bir meslek olarak mimarlığın hiçbir zaman istikrarlı olmadığını görmek de önemli. Mimarlık sürekli değişiyor. Sadece 150 yıl önce, dünyanın pek çok yerinde bir meslek olarak mimarlık yoktu. Mimarlık tarihsel olarak nispeten yeni bir meslek, genellikle mimarlar ya da bir bina tasarlayabilecek başka birileri vardı. Mimarlığı 20. yüzyılın ortalarında veya 50'lerde, 60'larda zirvede olarak görebilirsiniz. Mimarlar savaştan sonra modern dünyayı inşa etmeye gerçekten dahil olduklarında, belki bu meslek için bir zirveydi ama artık zirvede değiliz. Dünya sürekli değişiyor. İşler de değiştiği için bu normal. Ayrıca, giderek daha fazla insan hayatlarını gerçekten sanal dünyaya dahil etmeye başladığında, sanal alanların veya Metaverse’ün hükümetler tarafından kaçınılmaz olarak düzenlemeye başlayacağını söyleyebiliriz. Buranın gerçekten çok önemli olacağını düşünmeye başladığınızda belki daha büyük şirketlere yönelirler. Onlarca yıl içinde oyun şirketleri yerine mimarlar gibi mekânı tasarlayan insanlara gidebilirler. Belki önümüzdeki 10 ila 30 yıl içinde ya da buna benzer bir zamanda, mimarların Metaverse ile çok alakalı hale geldiği bir an olabilir.

Meta 10 Yıl Sonra Mobilya Şirketi Olabilir

Selin Uysal:

Bu durumda, sanırım yeni bir mimarlık unvanları ortaya çıkacak, 'Metaverse mimarları' veya bilmiyorum, 'sanal tasarımcılar' gibi...

Lara Lesmes:

Demek istediğim, ayrım yapmanın bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Dürüst olmak gerekirse, genellikle peyzaj ve peyzaj dışı diyeceğim alanlarda dışında pek bir fark görmüyorum çünkü peyzaj için gerçekten çok özel bir donanıma sahip olmak gerektiğini düşünüyorum. Burada bile, bağlamı anlamanın ve kimin hangi beceri setine sahip olduğu konusu fark yaratacak. Metaverse’e gelince, etiketlerin ne kadar yararlı olacağından emin değilim. Çünkü farklı nedenlerle farklı türde mimarlara ihtiyaç duyacaksınız. Tabi bu şu an yeni bir uzmanlaşma biçimi olabilir gibi görünüyor ve şimdiden kendilerine 'Metaverse mimarları' diyen insanlar var...

Fredrik Hellberg:

İnsanlar bunu, belirli bir yerlerde olduğu gibi, o sırada neyin popüler olduğuna bağlı olarak kendilerini adlandırarak yapacaklar. Bir sahil evi mimarı olduğunuzu söylüyorsanız, muhtemelen sahil evi projeleri almayı bekleyebilirsiniz. Aynı şekilde, açıkçası şimdi bu son zamanlarda çok popüler olduğundan, birçok uygulamada da gördüğümüz gibi, bazı mimarlar özellikle kendilerini Metaverse Mimarı olarak yeniden adlandırıyorlar çünkü bu tip projeleri almak için cazip olmaya çalışıyorlar. Muhtemelen doğal olarak, sadece sanal ortamda çalışan bazı insanlar ve her ikisini de yapan bazı insanlar olacaktır. Elbette, mümkün olduğu kadar çok insanın her ikisini de yapacağını umuyoruz çünkü herhangi bir sanal deneyim her zaman hem fiziksel gerçeklikte hem de sanal gerçeklikte var olacak çünkü bir kulaklık takıyor olsanız bile vücudunuz her zaman fiziksel dünyada olacak. Bu nedenle ideal olarak hem görsel olarak nerede olduğunuzu hem de vücudunuzun aynı anda nerede olduğuyla ilgili  tasarım düşüncelerimiz var. Tabii ki, şimdi tüm donanımların tasarımının oyuncular, tasarımcılar veya mimarlar tarafından değil teknoloji şirketleri tarafından tasarlandığını görüyoruz. Şu an bunun genellikle herhangi bir önemi bulunmuyor. Ürünü bir kutuya koyup evinize gönderiyorlar, bu kadar! Sonra takıyorsunuz ve tüm sanal dünyayı o cihaz ile deneyimliyorsunuz. Evinizin buna uygun olup olmadığı önemli değil. Meta gibi şirketlerin ve diğer birçok kişinin, bu projenin bir parçası olan insanların, kullanıcıların evlerinin bu deneyime uygun olması hakkında gerçekten düşünmeye başladıklarını görüyoruz. Yani 10 yıl sonra Meta bir mobilya şirketi olursa şaşırmam.

Selin Uysal:

Bir başka konu ise işin ahlaki yanı. Sanal ortamın altyapısındaki sivil portallar için sekiz öneri yayınladınız. Her birinin çok önemli olduğunu söylemeliyim ama sizden aralarından üçünü seçmenizi istesem, hangilerini seçersiniz ve neden?

Fredrik Hellberg:

Sanırım, “kentsel, kapsayıcı ve ucuz” üçlüsünü seçerdim.

Fredrik Hellberg:

Tüm insanların veya mümkün olduğu kadar çok insanın buna erişmesinin daha önemli olduğunu düşündüğümüz için ilk olarak kapsayıcı olmayı seçerim. Sanal dünyanın ne kadar süper göründüğü ve bunu deneyimlemenin ne kadar inanılmaz bir his olduğu, insanların bu dünyaya erişmesinden daha az önemli. İnternetin ilk zamanlarını düşünün. İnterneti kullanabilmemiz için öncelikle bilgisayarın olması gerekiyordu ama bilgisayarlar çok pahalıydı. Sonra devlet (en azından benim büyüdüğüm yerde), kütüphanelere bilgisayar koydu. İnsanlar ilk olarak interneti burada deneyimledi. Başta kütüphane masası ve üç ucuz bilgisayar getirdiler. Amaç internete erişimi sağlamaktı. Yani kapsayıcı bir şekilde mümkün olduğu kadar çok insanın buna ulaşmasıydı ama sanal dünyada durum böyle değil. Hükümetlerin VR kulaklıkları satın aldığını ve bize gönderdiğini görmüyoruz. Belki bunu yapmalılar ama şu an listede yukarıda olmadığı kesin.

İkinci olarak kentin bir çeşit kentsel altyapısı olması gerekiyor. Bu dünyanın farklı yerlerinde sorun olan bir şey değil tabi ki. Belki hükümetin Metaverse’ü kontrol etmesini istemezsiniz ama hükümetlerin düzenleme ve düşünme örneklerini görmeye başlamamız gerekiyor. Metaverse, her şeyin buradaki tüm paraya sahip şirketler tarafından kontrol edildiği tamamen özgür bir dünya.

Üçüncüsü, ucuzluk, bu aynı zamanda kapsayıcılık ve güvenilirliği kapsayan bir önerme. İnanılmaz görünen ve sergilerimize çok benzeyen sanal dünyalar yaratmak burada çok kolay. Çok kaliteli bir VR kulaklığınızın ve güçlü bir bilgisayarınızın olması yeterli fakat bunların gelecekte çok fazla enerji tüketeceğini düşünüyoruz. Bu yüzden ucuz olmaları gerekiyor. Yani internet bağlantısının çok güçlü olmadığı yerlerden erişilebiliyor, ucuza satın alınabiliyor olmalılar. Demek istediğimiz, rekabet gücünü elinde tutan poligonların olmaması gerekiyor.

Selin Uysal:

Anlıyorum, bunların hepsi birbirine bağlı. Lara bu konuda ne düşünüyorsun? Fredrik ile aynı fikirde misin ?

Lara Lesmes:

Daha fazla konuşabiliriz, ama aynı fikirdeyim.

Read More
SELİN UYSAL SELİN UYSAL

METAVERSE'DE MİMARLIK YAPMAK

Metaverse mimar ve şehir plancıları için fırsatlar sunuyor

Metaverse Mimar ve Şehir Plancıları için fırsatlar sunuyor

Mark Zuckerberg’in Facebook ‘un vizyonunu açıklaması ile birlikte “metaverse” kavramı herkes tarafından konuşulur hale geldi. Sanal gerçeklikte yeni bir dönemi işaret eden metaverse kavramı 1990'ların başında Neal Stephenson’un yayınladığı bilimkurgu romanı Snow Crash'da kurgusal bir dünya olarak nitelendirildi. O günden bugüne milyarlarca kişinin verilerine sahip olan Facebook, metaverse ile sanal bir kamusal alan oluşturmayı vaat ediyor. Kullanıcıların sanal gerçeklik cihazları ile hayatın her alanında deneyimledikleri alışveriş yapma, sinemaya, konsere gitme, bir kafede arkadaşı ile vakit geçirme gibi günlük rutinlerini fiziksel çaba harcamaksızın ekran karşısında gerçekleşmesine olanak tanıyor.

Mimarlığın Metaverse’deki yeri

Son yıllarda yapılan projelerin karmaşıklığı, mimarların proje yöneticiliği rolünü pekiştiriyor. Mimarın, kendi hayal ettiği projeyi gerçekleştirebilmesi için mühendisler, danışmanlar, alt yüklenici ve devlet otoritelerden oluşan tarafları, işverenin de dahil olduğu bir grubu yönetmesi gerekiyor. Proje yöneticisi olarak çalışmaktan yorulan mimarlar için metaverse hayal ettiği projeyi, bu karmaşıklık olmadan gerçekleştirebilmesi için fırsatlar ile dolu bir alan. Tiyatro, sinema, konser alanları, eğlence parkları, sokaklar, şehirler gibi sanal dünyanın ihtiyacı olacak kamusal alanlar, üstelik “gerçek dünyadaki bariyerler olmadan” yepyeni bir dünya tasarlanmayı bekliyor.

Sanal dünyada arazi satın almak

Elbette sanal dünyada yaratılacak mekanlar için yaratıcı taraflar kadar teknoloji partnerlerinin de payı büyük olacak. Bunun için şimdiden metaversede yer alan sanal araziler yüksek fiyatlara satılmaya başladı. Sınırlı bir alana sahip metaverse platformlarından satın aldığınız araziye istediğinizi inşa edebiliyor ya da reklam alanı olarak kullanabiliyorsunuz. Sandbox ve Decentraland, dijital arazi ve gayrimenkul satışı için oldukça popüler olan platformlar. 90600 parsel araziden oluşan, 3D Sanal gerçeklik platformu Decentraland’daki sanal arazilerin parsel fiyatları ilk piyasaya çıktıkları zaman 20 $’dan satılırken bugünkü dijital arsa parsellerinin fiyatları 100.000 $’dan fazla miktarlara ulaştı. Snoop Dogg’un Sandbox’tan satın aldığı arazide yarattığı Snoopverse ise şarkıcının gerçek hayatta Californiya’da yer alan evinin bir benzeri ve konser alanı olarak tasarlanmış. Ünlü rapçinin bu alanı satın alması sonrası komşusu olabilmek isteyenler de dahil olmak üzere Sandbox’ın %65 sanal arazisi satılmış durumda.

İnternetin geleceği olarak görülen metaverse ilk giriş yapan şehir ise Seul. Teknolojiye hızla adapte olan, inşaatı seven Türkiye’de ise gelecekte hangi sanal arazilerde ne tip gayrimenkul projeleri gerçekleştirilecek merak konusu…

Kaynaklar

https://fortune.com/2021/12/09/snoop-dogg-rapper-metaverse-snoopverse/

https://metropolismag.com/projects/architecture-virtual-environments/

https://decentraland.org/

Read More
SELİN UYSAL SELİN UYSAL

TÜRKİYE'DE MİMARİ MAKET

Maket, mimarlık üretiminin vazgeçilmez bir parçası; yüzyıllardan beri farklı amaçlarla mimari maket üretiliyor. Eskiden, inşaatın kılavuzu olarak proje yerine maket kullanıldığını biliyoruz. Kimi zaman da adak olarak üretildiğini. Bazen yarışma projeleri için, bazen deney yapmak için; bazen kültürel iletişim aracı olarak müze ve sergi salonlarında, eğitimin parçası olarak okullarda veya satış amaçlı teşhir salonlarında kullanılmak üzere maket üretiliyor. Mimari maket, kimi zaman bir düşünceyi sınamak, kimi zaman da sunmak, temsil etmek üzere hazırlanıyor. Peki, mimarlık üretiminin bu denli içinde olan maketi kimler, hangi koşullarda, hangi malzeme ve tekniklerle üretiyor?

Düşünme ve Görselleştirme Aracı Olarak Türkiye’de Mimari Maket | 20. Yüzyıldan Bir Kesit adını taşıyan kitap, mimari maketin ülkemizdeki durumunu anlamaya çalışan bir araştırma projesinin ürünü. Kitap, maketin mimarlık pratiği-eğitimi-tarihi ve arşivindeki yerini ele alan metinlerin yanı sıra sekiz maket yapımcısının —Sami Pazarbaşı, Sidel Pazarbaşı, Yusuf Z. Ergüleç, Selahattin Yazıcı, Mehmet Şener, Varjan Yurtgülü, İhsan Kostak, Murat Küçük— yaşam öyküleri, profesyonel çalışmaları ve üretimlerinden oluşan bir seçkiyi kapsıyor. Bu alanda bir ilk olan kitap, aynı zamanda araştırma sürecinde iş birliği yapılan kurumların bu konu özelindeki çalışmalarına ve bu bağlamdaki tartışmalara yer veriyor.

Kitabın alt başlığı 20. yüzyıla işaret ediyor. Ancak, itiraf etmek gerekiyor ki kitapta, 20. yüzyılın ikinci yarısının ağırlığı, ilk yarıya göre daha vurgulu. Bunun nedeni gerçekten de söz konusu aralıkta bir ağırlık olduğunun tespit edilmesinden veya böyle bir yorumlamadan kaynaklanmıyor. Nedenini, henüz erişebilirken bu dönemin kaynaklarını kayıt altına alma telaşı olarak tanımlamak doğru olur. Zira, hala konuşabildiğimiz, dokümanına erişebildiğimiz kaynaklar bir anda erişilemez hale gelebiliyor. Bu kaynakları ciddiye almak, her zaman orada olmayabileceklerini akılda tutmak gerekiyor. Bu amaca hizmet etmek için oluşan “Pelin Derviş Yayın Projesi”, Pelin Derviş’in kent, mimarlık ve tasarım alanlarında yaptığı araştırma ve dokümantasyon ağırlıklı çalışmaları kayda geçirerek okurla paylaşmak üzere hayata geçti. Düşünme ve Görselleştirme Aracı Olarak Türkiye’de Mimari Maket | 20. Yüzyıldan Bir Kesit, bu projenin ilk yayını olarak meraklılara sunuluyor.

Kitap, https://pelindervis.com/tr/publications/maket adresinden sipariş verilerek temin edilebilir.

Düşünme ve Görselleştirme Aracı Olarak Türkiye’de Mimari Maket | 20. Yüzyıldan Bir Kesit

Düşünme ve Görselleştirme Aracı Olarak Türkiye’de Mimari Maket | 20. Yüzyıldan Bir Kesit

TMM-ArcheThink-3-alt3.png
Read More
SELİN UYSAL SELİN UYSAL

ESNAF DOSTU TASARIMLAR | Balat Mobilyaları

Mimarlık, İç Mimarlık Fakültelerinde verilen eğitimdeki en çok dile getirilen sorunlardan biri, mezun olan öğrencilerin gerçek hayatta müşteri ile karşılaştığında yaşadığı adaptasyon sorunları. Henüz kariyerlerinin başında olan ve tasarımlarına güvenen mezunlar, müşterilerden gelen itirazlar ve beklemedikleri istekler ile hayal kırıklığına uğrayabiliyorlar.

Dilara Patlar-C Stool (Evin Unlu Mamülleri)

Dilara Patlar-C Stool (Evin Unlu Mamülleri)

Kadir Has Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi’nden mimarlık, iç mimarlık ve endüstri ürünleri tasarımı bölümlerinden 23 öğrencinin, proje yürütücüleri Başak Bakkaloğlu, Cemal Çobanoğlu Liderliğinde gerçekleştirdiği “Balat Furnitures – Outdoor Furnitures for Tradespeople of Balat” Türkçesi ile "Balat Mobilyaları – Balat Esnafı için Dış Mekan Mobilyaları" projesi, öğrencilere müşteri ile karşılaşmayı deneyimleme fırsatı sağladı. Proje süresince, öğrenciler belirledikleri yerel esnaflar ile ihtiyaçlarını görüşerek, bu ihtiyaca yönelik tasarımlarını tamamladılar ve üretimlerini de üstlenerek son ürünleri kullanıcılarına ulaştırdılar. Tasarım konusunun dış mekân mobilyası olması ise, Osmanlı İmparatorluğu'ndan beri süregelen dükkân önü kültürünün incelenmesi ve doğru sorular sorarak semt hayatının bir parçası olan esnafın ihtiyaçlarına yönelik ürünler yapılmasını sağladı. Projenin en zor yanı ise müşteriyi ikna etmek ve tasarımların dükkanlarda yer bulmasını sağlamak oldu. Bu konuda başarılı olan öğrencilerin tasarımları esnafça sahiplenildi ve hala kullanılıyor. Gerçek bir müşteriye kullanımı rahatlatıcı, sokakla uyumlu ürünler tasarlamış olan öğrenciler, yaratıcı çözümlerle tasarımın her tip insanın hayatına nasıl dokunabileceğini göstermiş oldular.

Balat Mobilyaları, çözümcül, pratik, hatta eğlenceli tasarımlar ile esnafın hayatını kolaylaştırdı. Daha fazla böyle projeler görmek dileği ile, Proje Yürütücüleri Başak Koyuncu ve Cemal Çobanoğlu’nu, ve öğrencilere tebrikler.Öğrencilerin isimleri için linke tıklayın.

Meslina Uygur - Chain Hoops (Yunus Tuba Gıda)

Meslina Uygur - Chain Hoops (Yunus Tuba Gıda)

Read More
SELİN UYSAL SELİN UYSAL

BİR DİZİNİN ATMOSFERİNİ YARATMAK - ÇERNOBİL

ch1.jpg

Son zamanların popüler dizilerinden Çernobil 1986 yılında Ukrayna'da gerçekleşen nükleer felaketin hikayesini anlatıyor. Çernobil Nükleer Santrali olarak bilinen Vladimir I. Lenin Nükleer Santralinde yapılan bir deney esnasında insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşandı.Dizi nükleer bir faciaya ne kadar yakın olduğumuzu hatırlatırken birçok insanın konuyu tekrar araştırmasına sebep oldu. Tüm bu etkilerin yanında dizi kurduğu atmosfer ile de kendisini başyapıt seviyesine çıkardı. Dizinin prodüksiyon tasarımcısı Luke Hull, uygun atmosferi yaratmak için dönemin belgesel, video ve fotoğraflarını araştırarak çalışmış.İzleyiciyi içine çeken atmosferi yaratırken nelere dikkat ettiğine yakından bakalım;

Malzemelerin tezatlığı ile oluşan etkileyicilik Yoğun desenlerin çatışması, dokulu camlar, ucuz malzemelerin kullanımı gibi yöntemlerle çirkin ve görsel olarak etkileyici bir atmosfer yaratılmış.

Rahatsız edici aydınlatma Sert, rahatsız edici ışık ve yeşil gölgeler için olabilecek her yerde florasan aydınlatma kullanılmış.Yumuşak ışık veren ampül, abajur gibi aydınlatmalardan, gölgelerden kaçınılmış.

Santralin tekinsiz koridorları Santraldeki labirent benzeri merdivenler, enerji santralindeki sonsuz koridorlar olarak patlama sonrası tuzağa düştüklerini hissettiren mimari unsurlar.

Renkler, kullanılan eşyalar, duvar kağıtları, objeler... İzleyiciye 1980'lerin Sovyetler'ini hissettirse de dizinin çarpıcı atmosferini yaratmak için çok daha fazlası gerekiyor.

Kaynak:space

ch4.jpg
Read More
SELİN UYSAL SELİN UYSAL

TURGUT UYAR ŞİİRLERİ İLE YAN YANA DURMAK

nevzat_sayın_düşünceler_işler.jpg.jpeg

Nevzat Sayın’ın yeni kitabı “düşünceler, işler” Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı. Kitap lansmanında Nevzat Sayın, Tansel Korkmaz ve İhsan Bilgin ile “mimari yayın” hakkında konuştular. Türkiye’deki mimarlık ortamında mimari yayınların bir elin parmağını geçmeyen sayıda olduğu malum. Mimarlık ofislerinin çıkardığı mimarlık kitapları ise genellikle o firmanın belirli bir dönem aralığındaki işlerini anlatıyor. Nevzat Sayın’ın Tansel Korkmaz editörlüğünde hazırlanan Düşünceler, İşler isimli kitabı ise mimarın mimarlık pratiğinin ürünleri yanında kurmaca işlerini ve düşünce biçimini de açığa çıkarıyor. İhsan Bilgin’in deyimi ile kitapta yer alan eskizler, gün yüzüne çıkmamış karalamalar bir bilinç akışı oluşturuyor. Daha da önemlisi yayımlandığı yayınevi nedeniyle Turgut Uyar’ın şiir kitapları ile bir mimarlık kitabını okuyucuya yan yana sunuyor. Şiirler ve binalar … Birbirlerinden uzak gibi gözükse de, kim bilir, bu sayede belki bir ilişki kurulabilir.

Read More
SELİN UYSAL SELİN UYSAL

TASARIM ve YAPAY ZEKA

Picture1.png

Milano Tasarım Haftası 2019, uluslararası mobilya fuarı yanında şehre yayılan sergi ve etkinlikler ile bir kez daha dünyanın her yanından tasarım severleri ağırladı. Karmaşık, yapay zekâ içeren tasarımlardan, mutfağımızda yeşillik büyütmemize yarayan ürünler gelecekte tasarım ile teknolojinin birleştiği yerde hayatlarımıza yön gösteren nitelikteydi.

Brezilya’lı mimar Oscar Niemeyer’ın “hayat mimarlıktan daha önemlidir” sözünü motto alarak bu senenin temasını oluşturan Fuorisalone, insanoğlunun yaşamsal ihtiyaçlarını tasarımın odağına alınması gerektiğini vurgulamış oldu.

Bu sayede mimarlık ve tasarımın temelinde yatan “insan odaklı olma” vizyonunun, farklı seviyelerde yeni obje ve süreç tasarımlarına olan yansımalarını gördüğümüz Milano Tasarım Haftası etkileyici, büyük enstalasyonların yanında, üzerine düşünülmüş, gerçekten insana dokunan yeni tasarımcıların işleri ile umut vaat etti. Gelecekte yaşam biçimlerimizi etkileyecek olan yapay zekâ ve robotların, tasarım süreçlerine de etkisi olacağı şüphesiz. Bu etkileri FuoriSalone’de de gözlemlemek mümkün.

Ergonomi konusunu üretim ve tasarım süreçlerinin temeline koyan Humanscale, Todd Bracher & Studio TheGreenEy tarafından tasarlanmış Bodies in Motion isimli enstalasyonu ile insan hareketini, ergonomiyi oluşturan noktalar üzerinden yapay zekâ ile görselleştirerek gösteriyor.

 

Read More